Açlık grevindeki Kürt aktivistlerle dayanışmaya

Doorbraak delegasyonu olarak bir haftadır açlık grevinde olan iki kürt aktivisti DemNed’in Lahey deki merkezinde ziyaret ettik. Görüşme esnasında, bir süredir tutuklu bulunan ve 79 gündür açlık grevinde olan, HDP milletvekili Leyla Güven’in serbest bırakıldığı haberi ve Güvenin serbest kalması sonrası ilk görüntüler televizyonda yayınlandı. Hüseyin Yıldız ve Hasbi Çakıcı, Leyla Güven’in 79 gündür süren açlık grevini desteklemek için, Cumartesi günü açlık grevine başladıklarını belirttiler. Leyla Güven’in Kürt lider Abdullah Öcalan’ın tecrit durumunun sona erdirilmesi ve barış görüşmelerinin tekrar başlaması talebiyle açlık grevine başladığını söylediler.

HDP milletvekili Leyla Güven Afrin’in Türk devleti tarafından işgal edilmesini eleştirmesi sonrası Amed’de (Diyarbakir’da) tutuklanmış ve cezaevine konmuştu. Yayınlanan görüntülerde ciddi şekilde zayıflamış olduğu görünen Güven, bugün salıverilmesinden kısa bir süre sonra açlık grevine devam edeceğini açıkladı.

In het Nederlands

Su an Türkiye’de 59 hapishanede tahminen 250 kişi, 205 erkek ve 45 kadın tutuklu, 41 gündür açlık grevinde. Güney Kürdistan (Suriye), Galler, Fransa ve Hollanda Lahey’de de Kürt aktivistler açlık grevi başlatmış durumda. Yıldız ve Çakıcı görüşmemiz esnasında, Güven’in açıklaması sonrası,kendileri ve diğer açlık grevindeki arkadaşlarının da açlık grevini devam ettireceklerini belirttiler.

Öcalan

Yıldız ve Çakıcı bunun sadece Öcalan’la, Öcalan’in liderliğiyle ilgili bir durum olmadığını, onun temsil ettiği Kürt halkıyla ilgili olduğunu ifade ediyorlar. Onların gözünde Öcalan, Türkiye’de ezilen tüm insanlar için, sesi kesilen bütün muhalif kesimler için bir sembol niteliği taşıyor. Türk devleti, Türkiye’de ve ortadoğuda herkes için eşit, adil bir düzeni tekrar tesis etmek için diyalog sürecinin yeniden başlatması gerektiğini belirtiyorlar. Yıldız ve Çakıcı’nın açlık grevini sürdürdüğü binada duvarlarda asılı olan posterlerde “Leyla Güvenle Dayanişma”, “Öcalan’a Özgürlük’, “Kürdistan’a Barış”, “Demokratik Türkiye” sloganları dikkat çekiyor.

Geçen Aralık ayının başinda da Dem Ned merkezinde Leyla Güven’le dayanişma amaçlı eylem düzenlenmiş, eylem dönüşümlü olarak, sırayla bir grup aktivistin, bir süreliğine açlık grevine girmesi şeklinde devam etmişti.

Açlık Grevi

Ziyaretimiz esnasında Yıldız, Çakıcı ve diğer Kürt yoldaşlarla dayanışma ve açlık grevinin hapishanelerde ve dışarda eylemsel bir araç olarak pratiğe geçirilmesinin nedenleri ve sonuçları hakkinda sohbet ettik. Bu konuda görüşümüzü dile getirdik. Bizim düşüncemiz, açlık grevinin, bütün direniş metodlarının denendiği ve tüm olasalıkların bittiğine karar verildiğinde baş vurulabilecek son eylem biçimi olduğuydu. Açlık grevinin, direniş imkanlarının kısıtlandığı ve son çare olarak bedenimizin tek eylem aracı olarak kaldığı hapishanede, tecrit ortamında, veya tecrit edilmiş ve geri gönderilmesi durumunda işkenceye maruz kalma ihtimali olan mülteciler için, uygulanabilir bir eylem şekli olarak gördüğümüzü ifade ettik. Aksi takdirde, çaresizlik sonucu başvurulan açlık grevinin, insanların kendi bedenini tahrip ve yok etmesi sonucunu doğuracağından taraf olmadığımızı söyledik. Sorumuz Yıldız ve Çakıcı’nın kendilerinin bu durumda olup olmadığıyla ilgiliydi. Bulundukları durumun onlar için açlık grevinin dışında başka eylem imkanı bırakmadığını, son çare olarak açlık grevine başladıklarını belirttiler. Yıldız ve Çakıcı’nın son çare olarak başvurmak zorunda kaldıkları açlık grevi eyleminden sol ve sosyalistler olarak hepimizin sorumlu olduğunu ve kollectief bir hareket oluşturmakta başarısız oluşumuzun bir sonucu olarak ortaya çıktığını kabul etmemiz gerektiğini burda belirtmemiz gerekiyor.

Aynı zamanda kendilerine A. Öcalan’in Kürt Hareketi için önemi ve bazı Hollanda sol gruplarının Kürt hareketi içinde lider(lik) konumunun yüceltilmesi konusundaki haklı eleştirileri hakkinda da sorular yönelttik. Rojava’da ki şu anki durum ve demokratik deneyim süreciyle ilgili olarak kendilerine, etrafı emperyalist güçler ve yerel diktatörlerle çevrilmiş bir ortamda nasıl bir süreç beklediğini sorma imkanımiz oldu. Kürtlerin ilerde Amerikayla ve Esad’la ilişkilerini kesmesi ve olası bir Erdoğan yakınlaşmasının sonuçları hakkında fikirlerini sorduk.Yıldız çok haklı olarak bu çıkmazı aşmanın tek yolunun bütün ülkelerde halkların kendi liderlerini bu konuda sorumluluk almaya zorlaması ve kendi demokratik devrim deneylerini başlatmaları olduğunu belirtti.

Başarı

Başlatılan açlık grevleri ve Öcalan ve Güven için yapılan diğer dayanışma eylemleri yavaş yavaş başarılı sonuçlar vermeye başlamış gibi görünüyor. Kısa bir süre önce, Türk devleti, uzun zamandan sonra A. Öcalan’in kardeşiyle görüşmesine izin vermek zorunda kaldı. Dün de Avrupa Konseyi, Türkiye’ye Abdullah Öcalan’a yIllardır uygulanan tecriti kaldırması çağrısında bulundu.Bugün de Güven’in tutukluluğuna son verildi ve serbest bırakıldı. Türk devleti, büyük bir ihtimalle, bu sayede, başlatılan ve geniş bir kesime yayılan direnişi kırmayı hedefliyor. Aktivistlerse, beklenilenin tam tersine bu başarılardan daha çok umutlanarak, amaçlarına ulaşmak için baskıyı arttıracağa benziyor.

Görüşmemizin sonunda Yıldız ve Çakıcı’ya, eylemlerini desteklemek için bizden somut olarak ne beklediklerini sorduk. Önümüzdeki dönemle ilgili, kendileri için önem arz eden en önemli konunun, sürdürdükleri mücadelenin daha geniş kesimler tarafından bilinmesi, tanınması olduğunu söylediler. Kendi örgütlerimizi bu konuda bilgilendirip, dayanışma ziyaretinde bulunabileceğimizi, daha da önemlisi Hollanda medyasının bu konuyu gündemine alması ve haber yapması olduğunu belirttiler. Diğer Avrupa ülkelerinde Güven’in durumuyla ilgili, haber kanallarının, Hollanda’ya nazaran daha çok gündeme aldıklarını, aynı zamanda Hollandalı politikaciların, Avrupa Konseyini örnek alarak, Türkiye’de tutuklu bulunan siyasi mahkumların serbest bırakılması konusunda Türkiye hükümetine, Türkiye’nin demokratikleşmesi için daha çok baskı uygulaması gerektiğini ifade ettiler.

Eric Krebbers
(Tarafından Türkçeye çevrildi: Ender Kaya)